25 Haz Adli Kontrol Nedir?
Adli kontrol kararı, tutuklama sebeplerinin varlığına rağmen şüpheli veya sanığın denetim altına alınarak tutuklama kararı yerine uygulanan bir ceza muhakemesi tedbiridir. Hakim, tutuklama tedbiri yerine “adli kontrol şartıyla” şüpheli veya sanığı denetim altına alarak serbest bırakmaktadır. Adli kontrol tedbiri, şüpheli veya sanığın adli bir kararla, ancak idari bir yolla (imza vermek, yurtdışına çıkış yasağı vs.) kontrol altına alınmasını sağlamaktadır. Adli kontrol tedbirine sadece ceza mahkemesi tarafından karar verilebilir (CMK md.110).
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda tutuklama yasağı öngörülen suçlar (CMK md.100/4) açısından da, yani üst sınırı 2 yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda da adli kontrol tedbiri hükümleri uygulanabilir.
Tutuklama, suç şüphesi altındaki kişiye uygulanan en ağır ceza muhakemesi tedbiridir. Adli kontrol tedbiri, tutuklamanın yol açacağı bazı sakıncaları önlemek amacıyla öngörülmüş, şüpheli veya sanığı sosyal hayat içerisinde denetim altına almayı amaçlayan alternatif bir yoldur. Ayrıca kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında da adli kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
Adli kontrol ile denetimli serbestlik birbirine karıştırılmamalıdır. Denetimli serbestlik yasası, kesinleşmiş cezanın infazı aşamasında uygulanır. Adli kontrol tedbiri ise, yargılama devam ederken, yani henüz cezanın kesinleşmediği bir aşamada uygulanır. Denetimli serbestlik ve adli kontrol tedbiri ayrı ayrı kurumlar olmasına rağmen, denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından takip edildiğinden kavramların uygulamada karıştırılmasına neden olmaktadır.
Adli Kontrol Tedbirleri Nelerdir?
Mahkeme tarafından adli kontrol altına alınmasına karar verilen şüpheli veya sanığın bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulması mümkündür. Adli kontrol tedbirine karar veren ceza mahkemesi, şüpheli ve sanığı ne şekilde adli kontrol altına aldığını kararında açıkça belirtmelidir. Adli kontrol, kişinin bir edimi yerine getirmesi (örn, imza atmak) şeklinde pozitif bir yükümlülük olabileceği gibi, yapmama şeklinde (örn, belirli yerlere gitmeme) şeklinde negatif bir yükümlülük de olabilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, şüpheli veya sanık, mahkeme tarafından şartları oluştuğunda aşağıdaki adli kontrol tedbirlerinden bir veya birden fazlasına tabi tutulabilir (CMK md.109/3):
- Yurt dışına çıkış yasağı: Yurt dışına çıkış yasağı, uygulamada en çok karşılaşılan adli kontrol tedbiri çeşididir. Sulh ceza hakimliği veya mahkeme yurt dışına çıkış yasağı kararı aldığında, karar UYAP üzerinden derhal tüm yurtdışı çıkış noktalarına (havalimanı, gümrük) bildirilmektedir.
- İmza Uygulaması: Hakim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
- Hakimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
- Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
- Hâkim veya Cumhuriyet savcısı bu yükümlülüğün uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir.
- Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
- Güvence Bedeli (Kefalet): Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak. Adli kontrol şartları mevcut olsa bile mahkemeler kefalet istenmesi yöntemine çok az başvurmaktadır.
- Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
- Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
- Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
- Konutunu terk etmemek.
- Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
- Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.
Adli Kontrol Kararı ve Elektronik Kelepçe Takılması
Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan şüpheli veya sanıklara elektronik kelepçe takılması da mümkündür (Denetimli Serbestlik Yönetmeliği md.105). Adli kontrol kararının niteliğine göre, yükümlünün evinde veya evin çevresinde serbestçe hareket edebileceği alanlar belirlendikten sonra yükümlünün ayağına elektronik kelepçe takılmaktadır.
Elektronik kelepçe açılırsa sistem alarm vermektedir. Elektronik kelepçenin açılması veya belirlenen alanın dışına çıkılması adli kontrol kararının ihlali kabul edilmektedir. Elektronik kelepçeyi açarak yükümlülüğü ihlal eden kişinin tutuklanması söz konusu olacaktır.
Adli Kontrol Tedbiri Kararı Hangi Mahkeme Tarafından Verilir?
Adli kontrol kararı, hem soruşturma aşamasında hem kovuşturma aşamasında verilebilir. Buna göre, soruşturma ve kovuşturmada adli kontrol tedbirine karar verme usulü şu şekildedir (CMK md.110):
- Soruşturma aşamasında; Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hakiminin kararı ile şüpheli soruşturmanın tüm aşamalarında adlî kontrol altına alınabilir. Cumhuriyet savcısının talebi yoksa, Sulh Ceza Hakimliği kendiliğinden adli kontrol kararı veremez. Ancak, soruşturma aşamasında tutuklama istemiyle sulh ceza hakimliğine sevk edilen şüpheli, hakimlik tarafından tutuklama yerine kendiliğinden adli kontrol altına alınabilir.
- Kovuşturma aşamasına; sanık hakkında yargılama yapan mahkeme hangisi ise adli kontrol tedbirine karar verme yetkisi de o mahkemededir. Kovuşturma aşamasında genel yetkili mahkemeler, asliye ceza mahkemesi ve ağır ceza mahkemesi olmak üzere iki mahkemeden oluşmaktadır. Ayrıca çocuk mahkemesi, fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi vb. gibi özel mahkemeler de kovuşturma aşamasında adli kontrol kararı verebilir.
Soruşturma aşamasında sulh ceza hakimliği, kovuşturma aşamasında yargılamayı yapan mahkeme; adli kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolün içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
Adli Kontrol Kararına İtiraz Edilmesi ve Kaldırılması (CMK md.111/2)
İtiraz, hakim veya mahkeme kararlarına karşı, kararın bir daha başka bir merci tarafında gözden geçirilmesi için başvurulan bir kanun yoludur. Adli kontrol tedbiri kararına karşı da itiraz kanun yoluna başvurulabilir (CMK 111/2).
Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme beş gün içinde adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına karar verebilir. Tedbirin kaldırılması yerine, adli kontrolün içeriğini oluşturan yükümlülüklerin bütünüyle veya kısmen kaldırılmasına, değiştirilmesine veya şüpheli/sanığın bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutulmasına da karar verilebilir.
Adli kontrol kararına itiraz süresi, kararın yüz yüze verilmesi halinde öğrenilmesinden veya yoklukta verilmişse tebliğ edilmesinden itibaren 7 gündür.
Adli Kontrol Tedbirine Uyulmaması ve Sonuçları (CMK md.112)
Adli kontrol şartlarını isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii hemen tutuklama kararı verebilir. Adli kontole uyulmaması halinde tutuklama kararı verilmesi yetkili merciin takdirine bağlıdır. Adli kontrol kararının ihlali halinde, mahkeme gerekli görürse tutuklama kararı yerine adli kontrolün biçimini değiştirebilir veya aynen devamına da karar verebilir.
Hemen belirtelim ki, bazı şüpheli veya sanıklar azami tutukluluk süreleri dolduğu için adli kontrol altına alınarak tahliye edilmektedir. Azami tutukluluk süresinin dolması nedeniyle verilen adli kontrol tedbirinin ihlali halinde de hakim tutuklama kararı verebilir. Ancak, bu durumda tutuklama süresi ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde dokuz aydan, diğer işlerde iki aydan fazla olamaz (CMK md.112/2).
Güvence Verilmesi (Kefaletle Tahliye) Nedir? (CMK md.113)
Uygulamada kefaletle tahliye olarak adlandırılan belli bir güvence verilmesi de bir adli kontrol çeşididir. Şüpheli veya sanık belli güvenceler göstermek şartıyla adli kontrol altına alınabilir. Şüpheli veya sanık tarafından gösterilecek güvence, aşağıda yazılı hususların yerine getirilmesini sağlar :
- Şüpheli veya sanığın bütün usul işlemlerinde, hükmün infazında veya diğer yükümlülükleri yerine getirmek üzere hazır bulunması.
- Aşağıda gösterilen sıraya göre ödemelerin yapılması:
- Katılanın yaptığı masraflar, suçun neden olduğu zararların giderilmesi ve eski hâle getirme; şüpheli veya sanık nafaka borçlarını ödememeleri nedeniyle kovuşturuluyorlarsa nafaka borçları.
- Kamusal giderler.
- Para cezaları.
Şüpheli veya sanığı güvence göstermeye zorunlu kılan kararda, güvencenin (kefaletin) yukarıdaki zarar, masraf, ceza, gider vs. hangilerini ne miktarda karşıladığı ayrı ayrı gösterilmelidir.
Soruşturmada Verilen Adli Kontrol Kararı Kovuşturmada Devam Eder mi?
Soruşturma aşamasında savcılığın talebiyle sulh ceza hakimliği tarafından adli kontrol kararı verilmektedir. Soruşturma aşamasında verilen adli kontrol kararı, kovuşturma aşamasında kendiliğinden devam etmez.
Kovuşturma aşamasında, yani dava açıldıktan sonra, davaya bakmakla görevli mahkeme adli kontrol tedbiri kararının devamı yönünde bir karar almadığı müddetçe soruşturma aşamasında verilen adli kontrol kararı kendiliğinden kalkar. Dava açıldıktan sonra mahkeme tensip zaptı düzenleme aşamasında adli kontrol tedbirinin devam edip etmeyeceği konusunda bir karar almalıdır. Mahkeme tarafından tensip zaptıyla adli kontrole dair herhangi bir karar alınmadığı takdirde, adli kontrol tedbiri kendiliğinden kalkar.
Adli Kontrol Şartıyla Serbest Bırakılan Kişi Tutuklanabilir mi?
Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan kişi aleyhine Cumhuriyet savcısı tutuklanması istemiyle itiraz kanun yoluna başvurabilir. Savcılığın başvurusu üzerine adli kontrol şartıyla serbest bırakılan şüpheli veya sanık şartları varsa tekrar tutuklanabilir.
Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan şüpheli veya sanık , adli kontrol gereği uyması gereken (imza atma, belli bir yerde ikamet etme, elektronik kelepçe takma vs.) yükümlülüklere uymadığı takdirde de tutuklanabilir (CMK md.112/1). Ancak, adli kontrol yükümlülüklerini yerine getiren şüpheli veya sanık tutuklanamaz.
Adli kontrol kararına itiraz, ceza soruşturma veya dava dosyası değerlendirilerek bir avukat tarafından yapılmasında yarar olan bir kanun yoludur.
Sorry, the comment form is closed at this time.